Fatma Ablanın Kalçalarından Kayarak Boşalmak

Fatma abla, çocukluktan ilk gençlik
senelerime geçtiğim günlerde bana gösterdiği çocuksu alakaya
karşılık, seksi ilk keşif günlerimin idolüydü sanki.
Boyu çok uzun sayılmaz, hatta kısa dahi denilebilirdi. Bir Haylileri
onu seksi bulmayabilirdi, ama şarkıcı Nilüfer’e benzeyen suratı, o
sıcak gülümseyi ve çıtı pıtı hali beni
çılgın ediyordu. Hele o arkaya çokça çıkık şekilli
kalçalarını izlemek ve onun üzerinden
kayarak boşaldığımı hayal ederek 31 sürüklemek muhteşem
bir sevinçti.

Onu en son gördüğümde ben 16, o ise 20 yaşındaydı. Biz o
semtten taşınalı 20 yıl olmuş ve onunla
irtibatımız kopmuştu.
Fatma ablaların yeni taşındığımız sitede
oturduklarını, bize hoşgeldin ziyaretine geldiklerinde
öğrenmiştim. O da benim gibi hiç
evlenmemişti. Aradan geçen 20 seneye karşın onu görür görmez sikim yeniden taş gibi olmuştu. En az 20 sene
evvelki kadar çıtır görünüyordu. Babası can vermiş,
hayırsız kardeşi onları terk edip Almanya’da bir hayat
kurmuş, Fatma abla ise annesiyle yaşıyordu.
Benim bilgisayardan kavradığımı bilince, “Bir gün
geleyim de bana öğret!” demesi benim için sanki bir armağandı. “Hoşlana hoşlana!” dedim.

O gün Cumartesi idi. Aylardan Mayıs. Annemle babam Karadeniz turuna
çıktıkları için konutta yalnızdım. Bir haftalık gıda stoğum ve ben, ne yapsam
diye düşünürken Fatma abla geldi usuma. Ona telefon edip gidişatı
anlattım ve bize kazançsa ona bilgisayar mevzusunda öğrenmediklerini
öğretebileceğimi söyledim. Telefonda bana annesinin iki günlüğüne
teyzesine gittiğini, memnuniyetle gelebileceğini söyledi. Ben
apayrı ümitlerle ve üzerimdeki şort ve kolsuz tişörtle onu
beklemeye koyuldum.

Fatma abla, 3 blok ötedeki konutlarından hemencecik gelivermişti. Üzerinde,
çiçek desenli, kolsuz bir kıyafet vardı. Kıyafet boyu diz altıydı,
ama dekoltesinin derinliği göze batıyordu. Kıyafetten muhakkak olan meme
uçlarına bakılırsa sutyen takmamıştı.

Ona mail hesabı açıp, mail alıp
verme mevzusunda bilgi verdim azıcık. Seri bunaldı ve “Adilciğim,
meşrubat birşeyler var mı dolapta?” diye sordu. “Kola var, kapsa misin?”
dedim, istedi. Kolalarımızı içerken daha öncekilerden konuşmaya
başladık. Ben onun rahat tutumlarından ve kıyafetinin
sarihliğinden iyice azmıştım. Benim gözüm
sık sık onun meme uçlarına, onun bakışları ise
önümde, an be an artan şişkinliğe takılıyordu. “Hadi
ben evin mesullüğünü yüklenmekten, anneme hayatımı adamaktan
dolayı evlenemedim; ya sen Adaletli, sen niçin evlenmedin?” diye sordu.
“Öğreniyorsun gidişatları be Fatma abla… Evvelleri ben istemedim, sonra da
beni istemediler… Kaldık işte… Yaş 36 oldu, bu saatten sonra
da güç!” dedim.
“Olur mu öyle şey?” dedi Fatma abla, 20 sene evvelki gibi göz
kırparak; “Daha gencecik adamsın!” diye ilave etti.

Onun bu içten davranışından
kuvvet alarak; “Sen de… Sen de çok hoşsun!” dedim. Onun mahçup
bakışından cesaret alıp, elimi bacağına koyarak devam
ettim, “Öğreniyor musun, 20 sene evvel de seni çok beğenirdim; hatta söz aramızda, seni düşünerek az mı 31
sürüklemiştim!” dedim. Azıcık utandı gülerken; ama tepki göstermeden de,
“Hali Hazırda masturbasyonla yönet ediyorum deme sakın, inanmam!” dedi.
“Evvelleri kendime eşime gizliyordum; sonra bıraktım, ama bu sefer de
gerçekten istemenin ve istenmenin ehemmiyetli olduğunu görüp kimseyle
uyumadım.” dedim ve bir an susup, afallamış gözlerine bakarak
güldüm ve devam ettim, “Pratiğim yoktur, ama kuramım süperdir!” dedim.

Fatma ablanın
ağzından farkında olmadan, “Ben de hiç yaşamadım!”
tümcesi çıktı, pişmanlığı uzun sürmedi. Kolumu
boyuna attım ve onu kendime sürükleyip, utangaç ve itiraz eden anlık
hareketlerine aldırmadan dudaklarından öptüm. Bir 5 saniye kadar
direndi, ama sonra kendini saldı. Uzun öpüşmemizin ardından
ikimiz de soluk soluğaydık. Kulağına eğilip,
“Yaşamadıklarımızı yaşamaya ne dersin? Sana söz;
sen istemedikçe bekaretini değmeyeceğim!” dedim.
Kızaran yanakları ve gözleriye onayladı beni

Onu elinden yakalayıp odanın
öteki tarafındaki yatağa çekip uzattım. Bu arada
yatağı bütün gören açıdaki kamerayı uzaktan kumandayla
çalıştırmayı da bakımsızlık etmedim. Hiç
konuşmadan ve tez etmeden kıyafetinin beline kadar inen
fermuarını sürükleyerek giysisinden kurtuldum. Yaşına göre
göğüsleri oldukça diriydi. Ben kendi üzerimdekileri çıkartırken,
Fatma abla, kılları yeni alınmış sikime bakmamaya
çalışıyordu. Üstüne çıktım, dudaklarından
başlayarak boynunu, omuzlarını, memelerini ve göbeğini eme
eme alta indim. Pürüzsüz bir cildi ve beni
çıldırtan bir kokusu vardı. Ben onu emip koklarken soluğu
sıklaşmıştı ve ara ara bacaklarına dokunan sikim onu ürpertiyordu.

Dantelli külotunu sürükleyip
çıkarttığımda kılsız
amcığı karşımdaydı. Göbeğinden
başlayarak yaladım tekerrür, amına
indiğimde, geçen kısa zamana kıyasla ıslak
sayılırdı amı. Dilimle klitorisini her uyardığımda
onun yay gibi gerilişi beni iyice
heyecanlandırmıştı.

Artık iyice sertleşen
sikimi daracık amcığından göbeğine
doğru itinayla yerleştirerek usulca üzerine uzandım. Kulağına,
“Korkma, sokmayacağım… Emelim senin gelmeni sağlamak!
Bunun için de kızlığına ulaşmadan yavaş
yavaş yapacağım!” dedim fısıltıyla. Bir taraftan
sikimin uç kısmını hafif hafif amının
girişine doğru bastırıyor, bir taraftan da memelerinin ve
dudaklarının tadını çıkarıyordum, “Ohh yavrum
benim; senelerdir nerdeydin sen? Çok hoşsun bir tanem!” diyordum. “Ihhh, ohhh, ııhhh, çok
hoşmuş, nasıl birşey bu, nasıl bir tat, nasıl bir
coşku… Sahip ol bana Adaletli, ıhhhh, ohhhh… Adaletli’im!” diyordu. “O da olacak
yavrum, sen gelene kadar bozmadan sikecem seni, bozmadan… Ohhh!” diyordum.

Hareketlerim oldukça yavaş ve dikkatliydi. Fatma abla inlemeye
başlamıştı. Amına teşebbüs azıcık fazla olunca
hafif çığlık atıyor, geri çekilmemle klasiğe dönüyordu. Dakikalar
sonra bir zelzele örneği titreyerek boşaldığını
sezdiğimde, kızlığına hasar vermemek için
göbeğine dayadığım sikimle üzerine yüklenerek ben de çılgınlar
gibi boşaldım!

Soluk soluğa yana yattım, en çok bir dakika öyle durduktan sonra, hem
zevkten, hem de yaşadığı vakanın tesirinden
yanakları kızarmış Fatma ablaya yan dönüp, ufak bir öpücük
kondurduktan sonra, “Dur bekle, arınacağım!” diyerek kalktım
yanından. Yandan peçete ve ıslak mendil aldım bol bol. Göbek
deliğinden neredeyse memelerine kadar olan bölüm bir sperm gölü
olmuştu. Yan uyuyarak usulca evvel bayağı peçeteyle spermlerimi
aldım; sonra ıslak mendille spermlerin arınıldığı bölgeleri
sildim.

Dizlerimin üstünde durarak, onun
gözleri önünde eş pakliği yapış yapış olmuş
sikime de yaparken, Fatma abla konuştu, “Ufalmış… Hâlbuki
demin nasıldı!” dedi. “Merak etme Fatma abla, gene
olur… Vazgeçmem seni, bu gece buradasın! Nasılsa annen de
yok, bizimkiler tatilde zati!” dedim. “Nasıl adamsın be Adaletli;
yarım saattir neler yapıyorsun, hali hazırda abla diyorsun. Oldu mu
şimdi?” dedi. Yanına uzanıp sarıldım ve “İşin
hoşluğu orda Fatma abla, işin zevki orda… Nasıldı;
güzeline gitti mi?” dedim.
“Hem de nasıl! Bütün söylenen gibiymiş, agresif kumlardan
serin sulara atlar gibi!” dedi. “Temel reel zevki yaşayınca daha da
mutlu olacaksın, emin ol!” dedim.

“Senden birşey istesem…” dedi. “Söyle! Çekinme!” dedim. “Onu değebilir miyim?” dedi,
gözüyle sikimi işaret ediyordu. “Elbette! Hatta nasıl
yapacağını da göstereyim bak…” dedim. Ben sırtüstü
yattım; o yanımda bacakları kıvrık duvara
dayandı. Ben 31 sürükler biçimde sikimi sıvazlarken ona
anlatıyordum, “Bak böyle yapacaksın bir elle, öteki elinle de
taşaklarımın altını kaşır gibi
okşayacaksın… Beni tekerrür
hazır et; ben de senden birşey isteyeceğim!” dedim. O işine başlamış bana gülücükler atarken ben de
onun memişlerini okşuyordum. Fatma abla, “Elimde geliştiğini
hissediyorum; hem sert, hem yumuşak… Ne ilginç!” deyip duruyordu coşkuyla.

O an Fatma ablanın cep telefonu çaldı. Arayan annesiydi. Telefonunu açmadan
fısıltıyla konuştum; “Bir elle işine devam et,
ötekiyi ile konuş!” dedim. İtiraz etmeden yaptı. “Alo anne,
nasılsın? Ben mi? Adaletli’lerdeyim, bilgisayar öğretti bana. Hali Hazırda
de öğretiyor…” deyip, bana göz kırptı. O konuşurken
vakanın coşkusuyla sikim ilkinden daha sert ve haşmetli
olmuştu. Telefonu kapattığında kahkaha atıyordu, “Annem,
Çocuğu çok yorma, yemek yap, doyur! diyor. İçimden Doyuruyorum
merak etme! dedim.” dedi.
“Deseydin ya; Anne o da beni doyurdu! diye!” dedim, gülüştük…

Sikim artık kıvama gelmişti, “Uzan yanıma şöyle!”
deyip onu yanıma çektim ve “Şimdi de ben senden birşey
isteyeceğim Fatma abla!” dedim. “Nedir?” dedi. “20 sene evvel, o çok
sevdiğim kalçalarından kayarak boşalmayı hayal
ederdim. Şimdi bunu hakikatleştirmek istiyorum; olur mu?” dedim. “Kayarak
boşalmak derken? Arkama sokmayacaksın di mi?” dedi. “Yok yok, girmeyeceğim!
Yalnızca deminki gibi sürterek boşalacağım, bu sefer
sırtına doğru olacak…” dedim.
“Peki!” deyip yüzüstü döndü ve “Domalmam gerekiyor mu?” diye sordu.
“Yok gerekmez, bütün hayal ettiğim biçimde olmalı!” dedim.

Yüzüstü uyuyunca o muhteşem poposu ortaya çıktı. Zarifçe
elimi poposunu dolaştırıyordum, “Vay be… Kim tasayı ki hayaller 20 sene
sonra reel olacak diye!” diyordum. Bir yandan da omzunu öpüyordum. “Azıcık
beline yük binebilir ağırlığımdan, ama çok sürmez
merak etme!” dedim. Usulca kalkıp bitişik bacaklarını
altıma alarak hafifçe oturdum. Poposunu birkaç dakika okşadıktan
ve öptükten sonra sikimi vücutlarımızla paralel bir şekilde göt
yanaklarının arasına, poposunun bitip bacakların
başladığı yerden yukarıya doğru yerleştirerek
üstüne yattım. Bu sefer ağırlığımdan dolayı
inliyordu. Memelerini avuçlayıp harekete başladım. “Ohh Fatma
abla, ikimiz de tazeyken sikişemedik, ama şimdi bak her yola getirdim
seni! Varsayımımdan da yumuşakmış götün! Ohhhh, muhteşem!”
diyordum.

Bütün 10 dakikalık gitgelden sonra boşalmak üzereydim. “Zevk suyumla yıkayacam seni yavrum, döl
manyağı yapacam seni! Ohhh! İşte bu, işte bu!
Geliyorum, geliyorum… Geldimmm!” diye çığlık atıyordum.
Gelgitlerin şiddetiyle taşaklarım poposunda, sikimse beline
paralel havada kalmıştı boşalırken. En çok ta o
bölgesinden hoşlanırdım. Beliyle poposu arasında kalan kıvrım öyle
derindi ki, Ufak bir çocuk oturabilir buraya! tasam daha öncekinden.