Amcaoğlunun 2 Yıldır Sikemediği Karısı
Merhaba. Adım Ercan. Ben bir hekimim Genel Cerrah. 53 yaşındayım, ama cinsel arzularım ve performansım hala çok iyi, haftada en az 12-14 kere boşalırım. Maalesef eşimde tık yok. O zati pek sevmez sikişmeyi, kerhen yapardı. Son 4 yıldır hiç vermemeye başladı, hatta yatağını da ayırdı. Ama benim cinsel arzularım devam ettiği için, ya başkalarıyla beraber oluyor, ya da çok azgınsam ve o anda sikecek am bulamazsam 31 sürüklüyorum, ama her gün boşalıyorum.
Mesleğim gereği sık sık kurultay v.s. sebebiyle ya da başka işlerden dolayı İstanbula giderim. Çoğu zaman otelde kalırım, ama arada sırada amcaoğlum var Altan, onlarda kalırım. Onu da eşini de çok severim. Altan 48 yaşında. Eşi Zeliha ise 38 yaşında, 1.60 boylarında, etine hafif dolgun, çok sevimli, cıvıl cıvıl, suratı da çok hoş bir kadın. Bir çocukları var. Her neyse, son birkaç yıldır Altanda şeker hastalığı, arkasından impotans oluştu. Sürekli bu mevzuda tasa yanar, takat arar ve hekim olduğumdan bana danışırdı. Ben de Ürologlara yönlendirdim. Ama nafile, zira olay organik olduğu için pek çözümü yok. Kavradığım kadarıyla en az 2 yıldır Altanda tık yoktu. Açıkçası gidip kazançken ve onlarda kalırken hiç karısının vaziyetini usuma getirmemiş, onun bu mevzuda mağdur olacağını düşünmemiştim. Hem onlar benim çok sevdiğm akrabalarımdı. Zeliha beni çok sever, ‘Ercan ağabey’ der, sevimli bir biçimde sarılırdı her zaman. Bazan onlarda sabahlardım. Ticaretle uğraşan Altan sabah erken kalkar işine giderdi. Biz de sonradan Zeliha ve çocuğuyla uyanır, kahvaltı eder, ben sonra işime ya da buluşmama giderdim.
Son olarak Haziran ortalarında onlarda kaldım. Akşamdan sevinçli bir karşılama, yemek sohbet muhabbet, derken odalarımıza sürüklendik yattık. Bu arada küçük çocukları da teyzelerine gitmiş 1 haftalığına. Sabah, hava sıcak olduğu için odaların kapısı sarih, ben bir hıçkırma ve emin belirsiz bir iniltiyle uyandım. Bir daha yatamadım, kalktım üzerimde şort ve ince bir tişortle salona geçtim. Altan çoktan işe gitmişti. TV’yi açıp, sesini çok kısarak, izleyip, kahvaltıya kadar süre geçirme düşüncesiyle öylesine izlemeye başladım. Bir 20 dakika sonra Zeliha geldi salona, saçı hafif dağınık, gözleri şismiş, ama uykudan değil, emin ki ağlamış. Kısa bir gecelikle geldi, çekyatta yanıma oturdu. Birbirimizi çok sevdiğimizden ve ters birşey düşünmediğimizden, ya da en azından ben öyle düşünmediğimden, teklifsiz otururduk böyle. O anda da benim usumdan en minik birşey geçmiyordu zati, severdim Zelihayı…
“Sen birşeye mi üzüldün? Ağlamışsın!” diye sordum. Gözleri doldu yeniden. “Ercan ağabey, seni çok seviyorum, senden saklamayacağım, üstelik bir hekimsin, bu mevzuda içimi dökeceğim en uygun kişisin, çok büyük bir sorunumuz var. Altanda sertleşme problemi var, nerdeyse bütün 2 yıldır hiç birlikte olmadık. Hekime filan da gitti, hiç çözüm olmadı, cinsel uyarıcı hap kullandı, yeniden çözüm yok. Hekimler sadece penis takmasıyla olabilir dediler, Altan da hiç yaklaşmıyor. Ben de onu kırmayayım diye birşey demiyorum. Takatsiz…” dedi ve sözün burasında başını eğdi, suratı kızardı ve yeniden bir hıçkırıkla gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı, bir süre sessiz kaldıktan sonra sesinin tonunu alçaltarak, “Takatsiz kendimle oynuyorum, öyle tatmin oluyorum. Ama çok gerildim artık, çocuğuma olur olmaz haykırıyorum, çevremdekileri kırıyorum. Kendimle oynamak yetmiyor artık bana!” diyerek bacaklarını gövdesine çekti, top gibi derlendi, kedi yavrusu gibi göğsüme smektepti, ağlamaya başladı. Başını boynumla sağ omzum arasına göğsüme gömdü…
Bu tabloda birden içimi fazla bir acıma, şefkat ve koruma duyguları sarkasını. Küçük bir çocuk gibi ağlamasına dayanamadım ve sarılarak saçlarını tıpkı bir çocuğu sever gibi şefkatle okşamaya başladım ve “Merak etme, zamanla düzelir bazı şeyler…” gibi, kendimin de inanmadığı bazı sözler geveleyerek teselliye çalıştım. O ara başını hafifçe kaldırdı alttan suratıma baktı. Çok masum, takatsiz, utanmış ve arzu karışımı, yaşlı gözlerdeki bu bakışa dayanamadım, sağ elimin başparmağıyla gözlerindeki yaşları birer birer sşehirdim. Sessiz sessiz ağlamaya devam etti. O kadar acıma ve şefkat doluydum ki, bu hoş gözler karşısında, dayanamadım dudaklarımı iki yanağına da hafifçe değdirerek, yaşları tekerrür sşehirdim dudaklarımla ve hali hazırda usumda birşey olmadan sıkı sıkıya sarıldım, “Geçecek, merak etme!” diyebildim.
O arada başını hafifçe yeniden kaldırdı. Ama bana bakışları değişmişti sanki. Nefes alışı süratlenmiş, göğsü sık sık inip kalkmaya başlamıştı. Bunu farkettiğimde dikkatimi çekti, dekoltesi fazlaydı ve kocaman memelerinin çatalı ve dekolteden taşan kocaman yuvarlaklara başka bir gözle bakmış, ama hemen derlenmek istemiştim. O ise, “Teselli etmeye çalıştığın için teşekkür ederim.” dedi ve sağ kulağım ve boynum çenem altına gömdü başını ve uzun bir öpücükle öptü, öylece kaldı bir süre. Sonra birden boynumu, çenemi ve suratımı, sık sık ve kerelerce tez tez öpmeye başladı. Memeleri daha süratli inip kalkıyor ve onları göğsüme bastırıyordu. Çok sert, taş gibi olduklarını farkettim. Bende de birden duygular şefkatle arzu arasında karışım göstermeye başlamıştı. Öpmeler arttı ve dudaklarıma da dokunmaya başaldı. Daha da ileri giderek alt dudağımı kaptı ve hırsla emmeye, kendini bana daha çok bastırmaya başladı…
Beynim Ne oluyor? diyordu, ama sikim bu soruya çoktan yanıt vermişti dahi. Zeliha da bunu kavramak ve şöyle bir yoklamak için şortumun üzerinden sikime dokundu ve sertliğinden, beynim değilse dahi vücudumun yanıtsız kalmadığını kavradı. Beni usulca sırtüstü devirdi çekyata, dudaklarımı somuruyordu artık. Dilini soktu ağzıma, evvel dişlerimi yaladı, dişlerimin dibini dolaştırdı dilini, sonra hırsla ve açlıkla dişlerimi araladı, dilini dilimle buluşturdu ve dilimi yakalayıp emmeye, şiddetle emmeye başladı. Bu arada elini şortumdan içeri kaydırmış, sikimi anlamıştı, sıkıp sıkıp vazgeçiyordu. Kendisi de üzerimde memeleriyle göğsümü ezerken, sıyrılmış kısa geceliğinin altından külotlu amını bacağıma şiddetle bastırıp sürtüyor, bu arada sabah dinlediğim iniltinin aynısıyla ıhlıyordu. Bacağım külotundan dışarı taşan ıslaklığıyla ıslanmıştı. Hırsla ve süratle tişörtümü sıyırdı, ben de başımı oynatarak takviye ettim çıkarıp attı. Boynuma, ordan göğsüme indi, öpüyor, yalıyor ve emiyordu. Meme uçlarıma geldi, ıhlayarak şap şap seslerle emiyor, ısırıyor ve yalıyordu. Ben de çılgın oldum, alttan sikimi bastırıyorum, o da amını sürtüyordu.
“Çıkart geceliğini!” dedim. Yeniden hırsla ve bir çırpıda geceliğini çıkarıp attı. Sütyen yoktu zati. Yaradanım, ne hoş memelerdi, hiç doğurmamış gibi, kocaman, sert ve uçları yukarıya bakıyor. Başımın altına bir yastık koyarak sırtımın ve başımın hafif doğrulmasını sağladı ve memelerini ağzıma dayadı, “Em ne olursun!” dedi kısık inleyen sesle. “Em!” dedi. Yumuldum, memesinin ucunu vakumlayarak ağzıma alıyor, tüm eforumla emiyor, sadece meme ucunu değil, memesinden de büyükçe bir kısmı boğazıma kadar somuruyordum. Bu arada öteki taş gibi memeyi de elimle sıkıyor, yoğuruyordum. Sonra ağzımdan çıkarıp, bu defa öteki memeyi aynen vakumluyordum. İnlemeleri kısa kısa, ama çok isterik çığlıklara dönmüştü artık. “Ercan ağabey ağabeyim benim… Ne olur 2 senelik hasretimi dindir, açlığımı gider, doyur beni ne olur, ne olur!” diye inliyor, bir yandan da gözyaşlarını akıtmaya devam ediyordu…
Altında sadece külot vardı, ama işemiş gibi sırılsıklamdı. Memelerimi bir daha öpüp yalamaya başlayarak daha altlara indi, göbeğime geldi, yalayıp içini dilledi, sonra diliyle altlara indi, şortumla boxerimi az indirdi. Herşeyi, tüm açlığını gidermek istercesine yavaş yavaş, ama her zerresinden tad alarak yapıyordu. Sikimin köküne erişti, oraları yaladı. Sonra şortumla boxerimi beraber yavaş yavaş sikimin her açılan yerini yalayarak çıkarttı. En sonunda sikim fırlayarak tavanı göstermeye başladı. Zeliha şöyle bir doğruldu, arzu, alkış ve afallamışlık karışımı bir ifadeyle sikimin başını iki eli arasına alarak 4-5 saniye hayranlıkla baktı ve “Bu… bu… bu çok büyük ve çok güzelll! Altanınkinden kocaman! Hepsinden önemlisi dipdiri…” dedi. Sonra eğilip usulca öptü, suratına sürmeye, tapınırcasına sevmeye başladı. Dudaklarına, suratına sürüyor, oradan alt memelerine götürüyor, onlara sürüyor, bir birinin bir değişiğinin ucuyla okşuyordu…
Sonra sikimi kaptı birden ve başını emmeye, “Mmmmm!” diye sesler çıkarmaya başladı. Eli de külotunun üzerinden amını okşuyordu. Yavaş yavaş derken daha da ilerledi ve ağzına sikimin tamamını aldı, başını ileri geri oynatarak vakumluyordu. Ben artık tahammülün son noktasındaydım, omzundan hafifçe ittim ve “Her an gelebilirim!” dedim. Ağzından çıkarmadı ve patla der gibi suratıma baktı. Ben de, “Ooohhh!” diye hırıltılı bir bağırmayla boşalttım tüm döllerimi ağzına. Ağzından hiç çıkartmadı, son titremelerime kadar hem emdi, hem yuttu. Öyleki sikim ağzında ileri geri girip çıkarken bir döl kırıntısı bile görünmüyordu. Kasılmalarım en son bittikten sonra da 15-20 saniye daha emdi ve sikimi yalayarak ağzından çıkardı. Ama sikim hali hazırda sertti. “Ay inanmıyorum, hali hazırda taş gibi!” dedi. Ben de, “Canımm, çok süperdi, ama sen daha açsın, şimdi ben senin tatlını yalayayım hadi!” dedim. “Evetttt!” dedi, külotunu sürükleyip attı ve hemen amını ağzıma dayadı. Dizleri geri kıvrık, kendi de geriye yaylanmış gidişatta amını ağzıma bastırıyor, ben de bu muhteşem etli amcığı somuruyordum…
Zati azmış olan Zeliha hemen kasılarak ve kasıklarıyla ağzıma kerkinerek, kısa kısa vuruşlarla, “Buuu, işte buuu!” diyerek boşalmaya başladı. Ağzım ve çenem amının suyuyla, bal kasesine batırmış gibi sısrılsıklam ve vıcık vıcık oldu. Kasılma ve titremeleri geçince Zeliha dudaklarıma yumuldu ve ağzımdaki bu en ballı sıvıyı, ağzımı emerek yaladı, yuttu ve “Ohhh, amımın tadı da çok hoşmuş!” dedi. Sonra usulca koluma, omzum hizasından yattı ve dinlenmeye koyuldu. Bu arada parmaklarının sırtıyla hafif hafif göğsüme, oradan sikime kadar sürterek okşuyordu. “Teşekkür ederim Ercan abiciğimmm! İnan iki yıldır yarak suratı görmedim. Takatsiz ve birdaha olamayacağını bildikten sonra hep kendi kendimi tatmin ettim ve biliyormusun, tek objem hep sendin. Neden öğrenmiyorum ama, senden başkasını düşünmedim dahi. Bu sabah dahi sen içerde yatarken seni hayal edip, sağ elimin kutsal iki parmağıyla amımı parmaklayarak, sanki senin bu hoş sikinmiş gibi boşaldım. Ama inan hayallerimde dahi sikin bu kadar büyük değildi!” dedi.
Ben de, “İnan ki Zeliha, sen ateşlenene kadar hiç böyle birşey düşünmemiştim, bir anda oldu…” dedim. Göğsüme doğru hafif doğrularak, korkmuş, utanmış, küskün ve hayal kırıklığı karışımıyla, hepsinden önemlisi yarım saat evvelki o mahzun anlamla suratıma bakarak, “Trajik müsün, pişman mısın yoksa?” dedi. “Hayııır!” diye bağırdım, “Hayır, hayır! Sana yemin ederim, hiç bu kadar hoş seks yaşamamıştım!” dedim. Suratına bu defa memnun, mutlu ve muzaffer bir anlam yayıldı ve “Daha ne yaptık ki!” dedi. Başını alt eğip sikime baktı ve eline alarak, “Yaradanım yaa inanamıyorum, hiç yumuşamadı bu!” dedi. Ben de elimi onun daracaık amcığına attım. Amcığı çok hoştu bu arada, bütün sevdiğim cinsten, etli iç dudakları ve küçük parmağımın ilk boğumu kadar olan bızırı pespembe ve şişmiş dış dudakların arasından dışarıya fırlamış kabarmış ve sulu bir reçel kıvamındaki am suyuyla vıcık vıcık olmuştu. Daracık diyorum, zira bir parmağım dahi güç sığıyordu neredeyse. Doğumunu sezeryanla yapmıştı zati ve 2 yıldır da parmakları dışında hiçbirşey sokmamıştı bu amcığa…
Zeliha sikimi azıcık yalayarak, “Bu hoş şeyi içimde istiyorum, hemen şimdi! Sen hiç birşeye karışma, o kadar açım ki, seni ben sikeceğim! Sen sadece aynen böyle yatmaya devam et!” dedi. Usulca yanımdan sıyrıldı, sağ bacağımın yanındaki sol bacağının üzerine yüklenerek sağ bacağını ata binecek gibi üzerimden aşırdı ve doğruldu, sikimi yakaladı, alttan o etli, o ballanmış amının dudaklarına sikimin başını 10-15 saniye sürdü. Bu anda dahi titriyor, “Offffff!” diye sesler çıkarıyordu. Sonra yavaş yavaş, milim milim sikime oturmaya başladı. Amcığı gerçekten çok sıkıydı, ama vıcık vıcık ballı olduğu için sımsıkı da olsa canını yakmadan muhteşem his uyandırarak giriyordu. “Offffff, bu çok kalııınnn!” diye haykırdıktan sonra, “Ama çok güzeeeelllll!” diye inledi. Bütün dibine kadar oturunca, sikim amının rahim ağzı kısmına dokundu. “Offfff, bunu Altanda daha evvel hiç hissetmemiştim! Aman Yaradanım, ne muteşem bir duygu buuu!” dedi ve 10-15 saniye öylece bekledi. Üstüme oturmuş, amı sikimi sımsıkı sarmış, elleri göğsümde dikilmiş gidişatta, amının kasları refleks olarak kasılıp hafifliyor nabız gibi atıyordu…
“Yaradanım, sonsuza kadar sürsün buuu!” diye inledi, sonra hafif hafif inip çıkmaya başladı. Evvelleri yavaş yavaş, sonra giderek tempoyu artırdı. Oturup kalkıyor, inlemeleri çoğalıyor, bu arada göğüslerimde olan elleri istemsizce ama çok güçle sıkıyordu. Oturup kalktıkça o muhteşem hoşluktaki memeleri çok hoş salınımlarla sallanıyordu. Ben hiç hareket etmiyor, sadece memelerini sıkıyordum. Zeliha inleyerek kasıklarımı vuruyor, götünün kanatları taşaklarıma vurdukça şap şap sesler çıkıyordu. Azıcık canım acıyordu, ama aldığım zevkten dolayı aldırmıyordum. Gitgide süratlendi, delileşti, “Sik beni Ercan ağabey, sikk, nolur sik daha, siiikkk!” diye haykıra haykıra kasılmaya ve titremeye başladı, öylece göğsüme kapaklandı. Amı hali hazırda kasılıp duruyordu. Rahatlayana kadar 2 dakika kadar yattı öylece. Ben de bir yandan saçlarını, bir yandan hafif hafif sırtını ve kalçalarını okşuyordum…
Neden sonra Zeliha farketti sikimin içinde hali hazırda semsert durduğumu ve boşalmamış olduğumu. “Aman Yaradanım, yaa bugün tüm mutsuzluğum sınırsız bir mutluluğa dönüştü, ama aynı zamanda afallamışlıklar yaşıyorum, bu ne sendeki Ercan ağabey? Bu inmez mi hiç? Altanın performansı malum, ama hiçbir dostumda böyle birşey dinlemedim dahi! Utandım şimdi, seni boşaltamadım!” dedi. “Yok, boşver. Biliyorsun ağzına tez geldim, ama boşalınca böyle oldu. Boşaltırsın merak etme… Hadi pozisyon değiştirelim!” dedim. Üstümden kalktığında amından çıkan sikim onun ballı sıvılarıyla bulaşmış ve parlaktı. “Domal!” dedim. “Olmaz, korkarım…” dedi. “Yok, götünü sikmeyeceğim, amından yeniden!” deyince diz dirsek pozisyonu aldı. Aman Yaradanım böyle hoş kalçalar olmazdı. İnanılmaz hoşlukta yuvarlaklardı ve arasındaki göt deliği anca bir mermi kalemin ucu girecek kadardı. Zati kıyamazdınız oraya sokmaya. Fakat domalmış pozisyonda arkadan fırlamış amının da görünüşü inanılmazdı…
Sikimi elime aldım ve başını 8-10 kere amının dudakları arasında sürttüm. Yeniden ıhlamaya başlamıştı. Usulca yüklenmeye başladım. Yavaş yavaş girdi sikim amına ve kasıklarım bütün kalçalarına yapıştı. “Offff! İşte buna bayılıyorum, o kalın damarlı yarağını amımın duvarlarının her milimetrekeresinde hissediyorum ve yeniden rahmime dayandı sikin. Ohhhhhh!” diye inledi. Yavaş yavaş girip çıkmaya başladım ve hep yavaş tempoda gir-çık yapmaya devam ettim. Zelihanın inlemeleri süratlenip çığlıklara dönüştü yeniden, “Ooggghhhh, ırrgggghhh!” diye hırıltılı bir hal aldı, “Pompala erkeğimm, sikicimmmm, sikkk, sokkkk, süratli pompalaaaaaa, sert vur bebeğim, vur vur vur…” diye haykırıyordu. O kadar azgınlaştı ki, süratli vuruşlarım yetmedi, kendisi de götünü kasıklarıma vurmaya başladı. Amına girip çıkan sikimin çıkardığı vıck vıck sesleri, kasıklarıma ve taşaklarıma vuran kalça ve kasıklarının şap şap seslerine karışıyor, ikimizi de azdırıyordu…
Nerdeyse 20 dakika olmuştu. Ta ilk sikmeye başlayalı beri o bir defa boşalmış, ben daha boşalmamıştım, “Artık patlamak üzereyim, çıkacağım!” dedim. “Hayırrrr!” diye inledi histerik bir biçimde, “Sakın çıkmaaa, içime akıtt, umrumda değil hiçbirşey, boşal, patlat, tüm dölünü akıt içime!” dedi. “Hadi o zaman birlikte olsun!” dedim. “Evettt birlikte olacak, zati ben geliyoruuuum!” derken, ben de artık dayanma noktamın sonuna gelmiştim, ben de hırıldayarak ve haykırarak patlattım. Zeliha kasılma ve histerik titremelerle yüzüstü kapanmış ve “Iıııııghhhh!” diye haykırırken, ben amına doldurdum tüm döllerimi. İkimiz de son kasılmaları yaşarken ter içinde kalmıştık. Sık sık soluyarak öylece ben de kapaklandım üstüne. Zeliha altımda, “Yaradanım yaaa böyle can vermek istiyorum!” diye inliyordu, sikim içinde yavaş yavaş küçülürken. Bu arada ben onun ensesine sırtına öpücükler yağdırıyor, o da benim ellerimi öpüyordu. Döllerim ve onun aşk sıvıları çekyata akmış minik bir gölcük olmuştu.
Usulca çıktım içinden, kalçalarına öpücük kondurdum. Zeliha döndü çekyatta oturdu. Sikimi yakalayıp, memnuniyetini gösteren öpücüğünü sikime konduruyor, “Teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim!” diye inliyordu hali hazırda…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.